Derler ki ulaşılmaz diyârlarda, Kaf Dağı’nın ardında, Bilgi Ağacı’nda, tüm zamanların bilgisiyle donanmış ve sırrın içinde ölümsüzleşmiş bir kuş yaşarmış. Adı: Simurg; “Yerin ve Göklerin” arasında kopmaz bağmış. Zamanın bir durağında, bilginin ve varlığın aşkıyla yanan bir grup kuş, onu görmek ve sırrını bilmek için yollara düşerler. Bu zorlu yolculukta, Talep, Aşk, Marifet, İstiğna, Tevhid, Hayret, Fakr ve Gına vadilerinden geçerler. Bu 7 vadideki zorlu yolculuğa kuşların büyük bir bölümü dayanamaz, yoldan döner; geriye sadece “Otuz Kuş” kalır. Yolculuğun sonunda ise bir aynayla karşılaşırlar. O aynada görünen kendileri, kendilerine baktıklarında ise görünen Simurg’dur; yani: Otuz Kuş…Otuz Kuş bir simge… İnsanoğlunun varolduğu günden bu yana, kendini arayış ve biliş sürecinde, kendiyle karşılaşma sürecinde, insan olma bilincini uyandırmaya çalışanların simgesi... Çoğumuzun cesaret edemediği bu yolculukta, bize aynayı tutup fark edişimize yardımcı olmaya çalıştılar. Ve onların ezeli ve ebedi olan bu uyanış bilgileri, her dönemde kendi kapılarımızı açmamıza aracı oldu. Ve o kapıların aralanabilme ihtimali insana umut oldu. Bu nedenle uyanışlarıyla tüm zamanların insanına rehber olan bu isim ve sıfatları hatırlamak önemli…“SIR” adlı belgesel bunu amaçlıyor. Her bir bölümü beş dakika olan belgesel, iki seri olarak hazırlandı.